Translation of the song Sen Hep Böyle Kal artist Cem Adrian

Turkish

Sen Hep Böyle Kal

English translation

You just stay the same

Ansızın çalınca yine kapın

When suddenly it knocks on your door again

Tanırsın sesini, tanırsın sessizliği

You recognize its voice, you recognize the silence

Ansızın soğuyunca avuçların

When suddenly your palms get cold

Tutarsın elini, özlersin ellerimi

You hold your own hand, you miss my hands

Ve zaman öperken alnından

And while the time is kissing your forehead

Okşarken yüzünü, söylerken son sözünü

While it is caressing your face and telling you its last word

Bazen böyle olur, bazen konuşamazsın

Sometimes you end like this, sometimes you can't speak

Kayar ellerinden aşk, onu tutamazsın

The love slips through your hands, you can't keep it

Sen hep böyle kal

You just stay the same

Böyle kal ki kalbim eğilsin önünde, avunsun sesinle

Stay the same so that my heart bows in front of you, that it takes comfort in you

Sen hep böyle kal

You just stay the same

Böyle kal ki dünya utansın önünde, övünsün seninle

Stay the same so that the world fells ashamed in front of you, be proud of you

Sen hep böyle kal

You just stay the same

Ne kadar büyütsen de, kimleri sevsen de, nereye gitsen de

No matter how much you grow up, no matter who you love, no matter where you go

Sen hep böyle kal

You just stay the same

Hep böyle kal, sakın hiç kirlenme, sakın hiç kirlenme

You just stay the same, never get sullied, never get sullied

Sen hep böyle kal

You just stay the same

Kapılarına dayanan tüm karanlığı beyazlara boyadım sen korkarsın diye

I painted all the black which comes till your doorstep in white thinking that you might be afraid

Dallarına diktim dökülen yaprakları sen sonbaharı sevmezsin diye

I put back the leaves which fell down on their branches thinking you don't like autumn

Gökyüzüne yıldızlar çizdim sana, yeryüzüne umutlar

I drew stars in the sky for you, I drew hopes on the earth

Geceleri düşler bıraktım, sabahlarına aydınlıklar

I put dreams in the nights, I put daylights in your mornings

Yağmur aşık kelebekler, ateşe aşık pervaneler gibi

The butterlies that are in love with the rain are like luna moths that are in love with the fire

Yana, yana, döne, döne, savrula, savrula

In flames, in flames, turning in circles, turning in circles, being driven away, being driven away

Çok yüksekten uçtum ben

I flied too high

Çok yüksekten uçtum ben

I flied too high

Çok yüksekten düştüm ben

I fell down from too high

No comments!

Add comment