Translation of the song Biz Üç Kisiydik artist Ahmet Kaya

Turkish

Biz Üç Kisiydik

English translation

We were three

Biz üç kişiydik; Bedirhan, Nazlıcan ve ben

We were three; Bedirhan, Nazlıcan and me

Üç ağız, üç yürek, üç yeminli fişek...

Three voices, three hearts, three sworn fire...

Adımız bela diye yazılmıştı dağlara taşlara

Our names were carved to the rocks and mountains as trouble

Boynumuzda ağır vebal, koynumuzda çapraz tüfek.

Heavy blame on our shoulders, cross fires in our bosom

El tetikte kulak kirişte ve sırtımız toprağa emanet

Hands on trigger, eyes on the door, our backs trusted upon soil

Baldıran acısıyla ovarak üşüyen ellerimizi

We hugged each other under the stars and the quilt

Yıldız yorgan altında birbirimize sarılırdık

While we were scrubbing our freezing hands with poison hemlock

Deniz çok uzaktaydı ve dokunuyordu yalnızlık.

The sea was far away and the loneliness was hurtful.

Gece uçurum boylarında, uzak çakal sesleri

At the edge of the cliffs in the nights,

Yüzümüze, ekmeğimize, türkümüze çarpar geçerdi

Coyote sounds afar would run through our faces, our bread, our ballads

Göğsüne kekik sürerdi Nazlıcan, tüterdi buram buram

Nazlıcan would rub thyme to her chest, the odour would spread

Gizlice ona bakardık, yüreğimiz göçerdi.

We secretly eyed her, as our hearts collapsed.

Belki bir çoban kavalında yitirdik Nazlıcan' ı,

Maybe we lost Nazlıcan to a shepherd's pipe.

Ateşböcekleriyle bir oldu kırpışarak tükendi.

She conjoined with fireflies and withered away flickering.

Bir narin kelebek ölüsü bırakıp tam ortamıza,

Leaving a delicate dead butterfly right in the middle,

Kurşun gibi, mayın gibi tutuşarak tükendi...

Withering away ablaze like a bullet, like a mine...

Oy Nazlıcan vahşi bayırların maralı

Nazlıcan, the doe of the wild ridges

Nazlıcan saçları fırtınayla taralı

Nazlıcan, hair sweeped by storm

Sen de böyle gider miydin yıldızlar ülkesine

You too went to the sidereal world?

Oy Nazlıcan... oy canevinden yaralı.

Nazlıcan, wounded within...

Nazlıcan serin yayla çiçeği

Nazlıcan, the flower of highlands

Nazlıcan deli dolu heyecan

Nazlıcan, the burning sensation

Göğsümde bir sevda kelebeği

A butterfly in my chest

Nazlıcan ah Nazlıcan...

Nazlıcan...

Artık yenilmiş ordular kadar eziktik, sahipsizdik

We were now crashed like a defeated army, abandoned

Geçip gittik, parka ve yürek paramparça

We passed by, our parkas and hearts torn apart

Gerisi ölüm duygusu, gerisi sağır sessizlik,

The rest is the feeling of death, heavy silence

Geçip gittik, Nazlıcan boşluğu aramızda.

We passed by, the emptiness of Nazlıcan between us.

Bedirhan'ı bir gedikte sırtından vurdular

They shot Bedirhan behind the back in a pit

Yarıp çıkmışken nice büyük ablukaları

Though he rose above from many great blockades,

Omuzdan kayan bir tüfek gibi usulca

Like a rifle sliding gravely through a shoulder,

Titredi ve iki yana düştü kolları.

He trembled and his arms fell down to his sides.

Ölüm bir ısırgan otu gibi sarmıştı her yanını

Death surrounded him like a dead nettle

Devrilmiş bir ağaçtı ay ışığında gövdesi

His reflection in the moonlight was an overthrown tree

Uzanıp bir damla yaş ile dokundum kirpiklerine

While my pulse cracked my chest,

Göğsümü çatlatırken nabzımın tükenmiş sesi.

I reached and touched his eyelashes in tears.

Sanki bir şakaydı bu, birazdan uyanacaktı,

It was like a joke, he was going to wake up,

Birazdan ateşi karıştırıp bir cigara saracaktı

He was going to poke the fire and roll a cigarette.

Oysa ölüm sadık kalmıştı randevusuna ah

But death has been loyal to its appointment.

O da Nazlıcan gibi bir daha olmayacaktı.

He was no more, like Nazlıcan.

Ey Bedirhan; katran gecelerin heyulası,

Bedirhan, the ghost of pitch black nights,

Ey Bedirhan; kancık pusuların belası

Bedirhan, the plague of treacherous ambushes.

Sen de böyle bitecek adam mıydın, konuşsana...

You weren't a guy to end like this, speak up!

Ey Bedirhan ey mezarı kartal yuvası.

Bedirhan, graved in eagle's nest.

Bedirhan mor dağların kaçağı

Bedirhan, the fugitive of the mountains

Bedirhan mavi gözleri şahan

Bedirhan, sharp blue eyes

Zulamda suskun gece bıçağı

In my stash, a knife of silent night

Bedirhan ah Bedirhan.

Bedirhan...

Biz üç kişiydik

We were three

Üç intihar çiçeği

Three flowers of suicide

Bedirhan, Nazlıcan ve ben

Bedirhan, Nazlıcan and me,

Suphi...

Suphi...

0 116 0 Administrator

No comments!

Add comment