Filiz filiz harelendim dağlara uymak için
Lustered bud-by-bud to comply with the mountains
Kan gölünde kurulandım hayatı duymak için
Got dried at lake of blood to sense the life
Kavgalara kuyulandım sabaha varmak için
Got placed in fights to arrive the morning
Kavgalara kuyulandım sabaha varmak için.
Got placed in fights to arrive the morning.
Kekik kokusu duydum
I sensed smell of thyme
Kekik kokusu koynunda huysuz gecenin
Smell of thyme at the grumpy bosom of the night
Uyandım birdenbire
I woke up suddenly
Haydi dedim yüreğim gidelim bu şehirden
Come on I said; my heart, let's go from this city
Bu şehir koparmak istiyor beni özlemlerimden
This city wants to cut me of from my longings
Çünkü yorgunluğumun yaşamak gibi bir anlamı var
Because my fatigue has a meaning such like to live
Yine de yaşamaktan duyduğum mutluluğun tadına
Though, foes can not reach
Düşmanlarım ulaşamazlar...
The taste of happiness i feel of living...
Katarlar gelir geçer bir geceden bir geceye
Wagons come and pass from night to night
Yüreğim yare yare iz bırakır bin acıya
My heart has wounds, cause marks of thousand pain
Gün olur şafaklanır karanlıklar bin parçaya
Day comes, the darkness would be lighten into thousand pieces
Gün olur şafaklanır karanlıklar bin parçaya.
Day comes, the darkness would be lighten into thousand pieces
Denizlerde dalgalandım taşları oymak için
Become a wave at seas to carve the stones
Doruklara sevdalandım ışığa doymak için
Fall in love with pinnacles to be satisfied with light
Irmaklarda durulandım dağları duymak için
Got dried at rivers, to hear the mountains
Irmaklarda durulandım dağları duymak için.
Got dried at rivers, to hear the mountains
Bir kuş çiz yavrum yüzüme gözyaşınla
Sonny, draw a bird on my face with your tears
Bir kuş tel tel kirpiklerim kanat olsun
A bird, my lashes will be the wings
Bir kuş çırpınan kalbi dudağımda
A bird, its fluttering heart on my lips
Bir kuş yavrum sıcaklığın beni bulsun.
A bird sonny, your warmth would find me.
Bahar gelmiş balam benim
Spring came my child
Bahar gelmiş dayanmış
Spring has come
Dalda yaprak bebeciğim
Leaf at branch, my baby
Suda köpük uyanmış
Foam appeared at water
Kuzulara özenmiş kızım benim
My daughter, emulated the lambs
Körpe sesler dinlenmiş
Rested, fresh sounds
Ay ışığında yanmış yavrucuğum
Sonny has moonlightburn (smt like sunburn)
Onun için beyazmış.
Thats why he is white.
Şarkılar gelir geçer bir heceden bir heceye
Songs come and go in a syllable of a syllable
Yüreğim yare yare yankılanır bin acıya
My heart has wounds, echoes to thousand pain
Gün olur ufalanır karanlıklar bin parçaya
Day comes, darkness would be crumbled into thousand pieces
Gün olur ufalanır karanlıklar bin parçaya
Day comes, darkness would be crumbled into thousand pieces