çiçek açmıştır.
gets blossom
— ilkönce zerdali çiçek açar
Earlier than the others the abricock gets blossom
mürdüm en sonra —
The damson is latest
çimenin üzerine
Lets have a sit
diz üstü oturalım
On the grass
karşı-be-karşı.
In front of each other
Hava lezzetli ve aydınlık
Weather is delicious and shaft
— fakat iyice ısınmadı daha —
But not that warmed yet
çağlanın kabuğu
The crust of green almod
yemyeşil tüylüdür
Is hairy
henüz yumuşacık...
Softy yet
yaşayabildiğimiz için.
That we are alive
Herhalde çoktan öldürülmüştük
No doubt we've already been murdered
sen Londra'da olsaydın
If you were to London
ben Tobruk'ta olsaydım, bir İngiliz şilebinde yahut...
And If I was to Tobruk, or on an English chilette