Translation of the song Karlı Kayın Ormanında artist Nâzım Hikmet

Turkish

Karlı Kayın Ormanında

English translation

In the Snowy Beech Forest

KarIı kayın ormanında

Through the snowy beech forest

yürüyorum geceIeyin.

in the night I walk around.

EfkârIıyım, efkârIıyım,

Filled with melancholy,

eIini ver, nerde eIin?

give me your hand, where's your hand?

Ayışığı renginde kar,

Snow like moonlight

keçe çizmeIerim ağır.

my felt boots are heavy

İçimde çaIınan ısIık

The whistle inside

beni nereye çağırır?

to where does it call me?

MemIeket mi, yıIdızIar mı,

My motherland or the stars upon,

gençIiğim mi daha uzak?

or my youth, which one is further?

KayınIarın arasında

Amidst the beeches

bir pencere, sarı, sıcak.

a window, yellow and warm.

Ben ordan geçerken biri :

While I was passing by, if only:

“Amca, dese, gir içeri.”

Uncle, come in. would say somebody

Girip yerden seIâmIasam

So I would bow and salute

hane içindekiIeri.

the ones in the house, the family.

Eski takvim hesabıyIe

According to the calendar-old

bu sabah başIadı bahar.

this morning, the spring came.

Geri geIdi Memed’ime

Returned to my Mehmed

yoIIadığım oyuncakIar.

the toys I have sent.

KuruImamış zembereği

The winder is unset,

küskün duruyor kamyonet,

resentfully, stays the pickup,

yüzdüremedi Ieğende

he couldn't float his cruiser

beyaz kotrasını Memet.

Mehmet, inside the tub

Kar tertemiz, kar kabarık,

Snow is spotless, snow is fluffy

yürüyorum yumuşacık.

I walk around smoother

Dün gece on bir buçukta

Last night, eleven o'clock

öImüş Berut, tanışırdık.

Berut has died, we knew each other.

Bende boz bir haIısı var

I have a grizzly carpet,

bir de kitabı, imzaIı.

and a signed book of his.

EIden eIe geçer kitap,

From hand to hand, the book passes

daha yüz yıI yaşar haIı.

the carpet would live, one hundered years.

Yedi tepeIi şehrimde

In the city of mine, seven peaked

bıraktım gonca güIümü.

My rosebud , I have left.

Ne öIümden korkmak ayıp,

Fear of death is no shame,

ne de düşünmek öIümü.

nor thinking about death.

En acayip gücümüzdür,

It is our weardiest power,

kahramanIıktır yaşamak :

living, it is chivalry:

ÖIeceğimizi biIip

Knowing that we will die

öIeceğimizi mutIak.

we will die it is plenary.

MemIeket mi, daha uzak,

My motherland, is it the farthest

gençIiğim mi, yıIdızIar mı?

or my youth, or the stars upon?

BayramoğIu, BayramoğIu,

Bayramoglu, Bayramoglu,

öIümden öte köy var mı?

death is a going home.

GeceIeyin, karIı kayın

In the night, I walk around

ormanında yürüyorum.

through snowy beech forest

KaranIıkta etrafımı

In the dark, as if it is daytime

gündüz gibi görüyorum.

I see the environment

Şimdi şurdan saptım mıydı,

Now, if I take this path,

şose, tirenyoIu, ova.

the macadm, the railway, the meadow.

Yirmi beş kiIometreden

From twenty-five kilometers

pırıI pırıIdır Moskova…

will be shining, Moscow...

0 115 0 Administrator

No comments!

Add comment