Akşamüstüne doğru, kış vakti;
Toward the coming on of evening, in winter time,
Bir hasta odasının penceresinde;
At the window of a sick man's bedroom-
Yalnız bende değil yalnızlık hali;
I'm not the only one to be so alone;
Deniz de karanlık, gökyüzü de;
It's dark on the sea, the sky is dark, too.
Bir acaip, kuşların hali.
Funny, how the birds are behaving tonight!
Bakma fakirmişim, kimsesizmişim;
Don't mind that I'm poor, that I'm alone in the world;
- Akşamüstüne doğru, kış vakti -
-Toward the coming on of evening in winter time-
Benim de sevdalar geçti başımdan.
I too in my time have had my love affairs.
Şöhretmiş, kadınmış, para hırsıymış;
To be famous, to have women, to make money-
Zamanla anlıyor insan dünyayı.
In time one gets to know the world as it is.
Ölürüz diye mi üzülüyoruz?
Is it because we're to die that we have these regrets?
Ne ettik, ne gördük şu fani dünyada
What were we, what happened to us in this world,
Kötülükten gayrı?
In this mortal old world, except evil?
Ölünce kirlerimizden temizlenir,
We shall be rid of our dirt at our death,
Ölünce biz de iyi adam oluruz;
With death we'll get to be good men at last.
Şöhretmiş, kadınmış, para hırsıymış,
Being famous, having women, making money, and all-
Hepsini unuturuz.
We'll forget all that when we die.