Bugün başka bir adam geldi
Another man came in today.
Elinde ise bir çanta, sürprizlere gebe
He's got a bag, he's got surprises.
Kafasında fötr şapka ile, selam verdi
With a fedora on his head, he said hello
Pezevengim yanıma gelip, fısıldamaya başladı
My pimp came up to me and started whispering.
''Bak, bu adam çok zengin bir iş insanı
Look, this guy's a very rich businessman.
Onu tatmin etmek bugünlük görevin senin''
It's your duty for today to satisfy him.
Tamam deyip başımı emin bir şekilde salladım
I said okay and nodded confidently
Bir bardak soğuk su eşliğinde ince sigaramı içtim
I smoked my thin cigarette accompanied by a glass of cold water
Henüz adam pezevengimle sohbet ediyorlardı
They were just chatting with my pimp.
Telefonda annemi aradım, sonra çocuğumu sordum
I called my mom on the phone, and then I asked about my kid.
Hepsi iyilermiş, sürpriz olmadı bu benim için
They were all fine, no surprise to me.
Annem geç kalma dedi ve akşam ne yemek istediğimi sordu
My mom told not to be late and asked what I wanted to eat that night.
Pizza deyip, uğurlayıp kapattım
I said pizza, saw her off and hung up.
Sonra suyu fondip yaptım ve odaya çıktım
Then I had the water bottoms up and went up to the room.
Adam da peşimsıra geldi, merhaba deyip selamladı
And the man came after me, said hello and greeted me.
Samimiyetsiz bir merhaba da ben kondurdum sonra yatağa oturdum
I said an insincere hello, too and then I sat on the bed.
Herif de koltuğa oturup, sohbet etmeye başladı
So he sat on the couch and started chatting.
Sohbet o kadar klişe idi ki, sıkılıp dışarıyı izlemeye başladım
The conversation was so clichéd, I got bored and started watching outside
Martılar uçuşuyordu, ve güneş tüm esenliğiyle şehri aydınlatıyordu
Seagulls were flying, and the sun lit up the city in all its peace.
İğrenç bir aydınlık idi bu, sevmezdim, özellikle güneşli günleri
It was a disgusting light, I didn't like it, especially sunny days
Sonra adam birden acayip bir soru sordu, yutkunamadım
And then the guy suddenly asked me a weird question, and I couldn't swallow.
''Acı çekmeyi sever misiniz?''
Do you like to suffer?
Ben de, acıya bağlı gibi saçma bir cevap verip sırıttım
So I gave a ridiculous answer like “depends on the suffering” and grinned.
Aslında verdiğim cevap, herifin nasıl anladığına bağlı gibiydi
Actually, my answer seemed to depend on how the guy understood.
Çantasını sehpaya koydu ve açtı
He put his bag on the coffee table and opened it.
İçinden kırbaç, ispirto ocağı, kelepçe, ağız topu ve tatar yayı çıkmıştı?
He took out a whip, a spirit stove, handcuffs, a mouth ball and a crossbow?
Tatar yayı mı? Tatar yayının ne işi vardı ki?
Crossbow? Why does he need a crossbow?
Çok şaşırmıştım! Hayatımda ilk defa Tatar yayı görüyordum
I was so surprised! For the first time in my life, I was seeing a Crossbow.
Sonra adam dedi ki, ''Size ödemeniz çok iyi bir şekilde yapılacak
Then the man said, Your payment to you will be done very well.
Eğer siz benim yapmak üzere olduğum şeylere izin verirseniz
If you'll let me do what I'm about to do.
Eğer izin vermezseniz de, o zaman ücretiniz daha çok olacak
And if you don't, then you'll also have more money.
Ve ben daha tatminkar ayrılacağım....''
And I will leave more satisfied....''
Nutkum tutulmuştu, bir anlığına ağlamak gibi bir düşünce geçti içimden
I was speechless, and I had this thought of crying for a moment.
Heyhat bu adamı daha da coştururdu
Hey, that would make this guy even more excited.
Adam bana bakıp yalvaran gözler ile kabul etmememi bekliyordu
The man looked at me and expected me not to accept it with pleading eyes
Sonra bana ''Lütfen size acı çektirmeme izin verin
Then he said, Please let me make you suffer.
Sizlere yalvarıyorum hanımefendi, bu uğurda servetim önünüzdedir
I implore you, ma'am, that my wealth is in front of you.
Lütfen bayan, bana izin verin... Ödemeniz çok kabarık olacak
Please, ma'am, let me... Your payment will be very rich
Size söz veriyorum'' dedi
I promise you.
Ben de gözümden akaduran rimele ve göz kalemine aldırmadan
And I didn't care about the rimele and eyeliner that's been pouring out of my eye,
Bir sigara daha yaktım ve kabul etmedim...
Then I lit another cigarette and refused...
Adam coştu, teşekkür anlamında başını hafifçe salladı
The man felt exhilarated, nodded slightly in the sense of thanks
Sonra ispirto ocağını yaktı, kelepçeleri ısıtmaya ve kızdırmaya başladı''
Then he lit the ispirto stove, started heating and overheating the handcuffs.
''Lütfen soyunur musunuz, hanımefendi?''
Would you please undress, ma'am?
Tabii anlamında göz işareti yaptım ve sigarayı söndürdüm
I made an eye sign meaning “Of course”, and put out the cigarette.
Sonra ellerimi yatağın iki yanına, çarmıha gerer gibi yaparak bekledim
Then I waited with my hands on both sides of the bed, like a crucifixion.
Hafif bir turunç rengi almış kelepçeleri ellerime geçirdi adam
He put a light citrus-colored cuff on my hands.
Acı bir çığlık attım, sonra etim sanki eriyormuşçasına akmaya başladı
I screamed bitterly, and then my flesh started flowing like it was melting.
Dayanılmaz bir acı, ama bir yandan da tatmin duygusu alıyordum
It was an unbearable pain, but I was also getting a sense of satisfaction.
Sonra adam, ispirto ocağında ısıttığı demir dildoyu vajinama sokup çıkardı
Then the man put the iron dildo he was heating in the ispirto stove into my vagina and took it out.
Önce canım yine çok yandı, ve acı çığlıklar silsilesi basıverdim
First I was really hurt again, and I screamed bitterly again and again.
Ama ağzımda ağız topu olduğundan o kadar gürültü çıkaramadım
But I couldn't make that much noise because I had a mouth ball in my mouth.
Ancak, inanılmaz bir zevk duygusu vajinamdan beynime doğru geldi
However, an incredible sense of pleasure came from my vagina to my brain
Sonra beynimde bir elektriklenme yaşadım, öyle bir zevkti ki
Then I had an electrification in my brain, such a pleasure
Böbrek üstü bezlerimin sürekli salgı yaptığını hissediyordum
I could feel my adrenal glands constantly secreting
Sonra adam ispirto ocağının üzerinde kızgın yağ kızartmaya başladı
Then the man started frying hot oil on the ispirto stove
Yağ kızgınlaşıyor ve kızgınlaşıyordu, sonra adam bir ayağımı teknenin içine soktu
The oil was getting aestuous and aestuous, then the man put one of my feet in the boat
Acıdan yerimde duramadım bu sefer zevk vermedi aksine canım çok ama çok yandı
I fidgeted around because of the pain, and this time it didn't give me pleasure, but I was very, very hurt.
Ayağımın derisi sanki kemik ile iç içe geçmiş gibiydi
The skin of my foot looked like it was intertwined with bone.
Acıdan kıvrandım ve kıvrandım, ancak adam suratıma bir tokat atıncaya dek
I writhed and writhed in pain, but until the man slapped me in the face
Sonra yumruk attı, dişlerimden bir tanesini de kırdı
Then he punched me, broke one of my teeth.
Sonra bir şey gördüm elinde, ''Türk Lokumu sever misiniz?''
Then I saw something in his hand, Do you like Turkish delight?.
Cevap verecek gücüm olmadığından kısık gözler ile baktım
I looked with low eyes because I didn't have the strength to answer
Sonra sehpada oluklu küçük çivilerin olduğunu gördüm
Then I saw that there were little corrugated nails on the coffee table.
HAYIR! Asla yemeyecektim lokumu''
No! I was never going to eat (Turkish) delight.
Adam yumruk atınca zorunda kaldım ve çiğnemeye başladım
When the guy threw a punch, I had to, and I started chewing.
Çiğnediğim anda damağıma çivi saplanıverdi, canım öyle yandı ki
The moment I chewed, I got a nail stuck in my palate, and it hurt so much.
Tanrım kimse yaşamasın böyle bir acıyı...
God, let no one experience such pain...
Sonra canımın yeterince yandığını ve işkence çektiğimi anlayan adam
Then the man who found out I was hurt and tortured enough
Üzerime geçip beni sikmeye başladı, öyle sikiyordu ki zevkten dört köşe olmuştu
Got on me and started fucking me, he was fucking me so hard that he was as happy as lark
Zevk çığlıkları atıyordu, ben de o kadar acı çektikten sonra ters ilişkiden artık canım acımıyordu
He was screaming out of pleasure, and after all the pain I'd been in, I didn't feel hurt by the anal sex anymore.
Sonra bir anda içime boşaldığını hissettim ama adam durmadı
And then all of a sudden, I felt he ejaculated inside me, but he wouldn't stop.
Gözlerimi açtığımda her şey toplanıvermiş bir şekilde oda tertemizdi
When I opened my eyes, the room was clean, everything was gathered.
Bir çanta vardı sadece yanıbaşımda, içi para dolu
There was a bag just next to me, full of money.
Hem ağlıyordum hem de acı çekiyordum, ama üzerimdeki kıyafetler
I was both crying and was in pain, but the clothes I was wearing
Yumuşatıcı kokuyordu, adam gitmeden değiştirmiş üstümü...
Smelled of softener, the man changed my clothes before he left...
Tanrım, bu ne biçim bir insan?
God, what kind of person is this?
Nice, France 1963
Nice, France 1963