Ah sabah Ankara'nın ayazını ciğerlere çektim,
Ah, in the morning, I breathed the frost in Ankara
insanın küçüklüğünü anımsadım
It made me remembered the pettiness of mankind
Adana'da şalgam simitle kahvaltı yaptım,
I had breakfast with turnip and bagel,
sabah acının daha güzel olduğunu gördüm
I see that the tang is much more satisfying in the morning
Ah, Mersin'de de Tantuni yerken kız kalesini seyretmek
Ah, in Mersin watching the Maiden's Castle while eating tantuni
keyif ile dolduruyor insanın içini
It is marvelous
Ayvalık'da rakı balık yapıp o buz gibi denize girdim,
After eating fish with rakı, I jumped into the cold sea
dünya varmış dedittiriyor
Made me calm as hell
İstanbul'a gidip boğazda lüfer yedik
In Istanbul towards the bosphorus we ate loufer
şehrin hayhuyunu izlerken yemek yemek ayrı bir keyif
It keeps us calm while watching the city's uproar
Sonra Adıyaman'a gidip Çelikhan tütünün tadına baktık
Afterwards, we went to Adıyaman we smoked the tobacco of Çelikhan
Yerindeyken daha güzelmiş, onu anladım
It is better in Adıyaman, I understood
Hemen ardından güzelce, İzmit'de pişmaniye yemekten
Afterwards, in İzmit I couldnt hold myself
alıkoyamadım kendimi
From eating pişmaniye
Akşam oldu Antalya'ya geldik, bilir misin o akdenizin akşamını
It is already evening we arrived in Antalya, do you know the Mediterranean Evening
Limon kokusunu, okaliptusların kokusunu içine çeke çeke sohbet etmek
Within the smells lemon and eucalyptus, making chat...
İşte budur, işte bu, dünyanın en güzel ülkesinde bir gün böyle geçirilir
That is it, that is how to spend a day in the most beautiful country
Cennetten bir parça mı bu, gördüğüm toprak?
Is this a part from the heaven?
Hayır cennetten bir parça falan değil burası, cennet burası zaten
No, this not a part from heaven, this is the heaven already
Dünyanın en güzel ülkesinde bir gün
A day in most beautiful country