Attın beni bu dünyaya
You threw me into this world
Söylemeden bir şey
Without saying anything
Bir tek kelime etmeden
Without saying even a word
Bir söz söylemeden
Without saying a shit
Her şeyi kendim öğrenmemi bekledin
You expected me to learn everything on my own
Ama altmış yıl zaman koydun
But you gave me only sixty years
Bana verdiğin sürede dertten derde vurdun
During the lifetime you dragged me through the mud
Verdiğin sürede ne yapacağımı bilemedim
I haven't known what to do!
Acıların yoğurduğu doğruydu, lakin bu kadar fazlası
It was true that sorrows instruct one, but that much of it
Beni hayattan soğuttu dedim, bitirmek istedim
Made me suicidal, wanted to end this shit
Günah kılmışsın intiharı, eh kurnaz tanrı
You made suicide is a great sin, eh shrewd god!
Bir kitap göndermişsin ta asırlar önce
You sent us a book centruies ago
Yasaklamışsın keyifli olan ne varsa
You forbade everything joyous
Cefa üzerine geldiğim bu dünyada
To the world which I was sent only to be hurt
Bana sadece tapın demişsin, ezanlar okutmuşsun beş vakit
You told us to worship you, you recited azans for five times a day
Beş vakit benden sana tapmamı istemişsin, eh egoist tanrı
You wanted me to worship you five times a day, eh egoist god
Bana karşı gelmeyin demişsin, edersek cehenneme atarım demişsin
You told us not to go against you, if we do, you may send all of us into the hell
İyi demişsin, bu dünyada acı çektirdiğin kullarına bir sonsuzluk bedeli
Well said, to the souls who already got hurt a lot in this world you said you may
Bir de cehennemde acı çektirecekmişsin, eh sadist tanrı
Send all of them into the hell to make us suffer eternally, eh sadist god!
İyi olan bir şey vermemişsin, ben sana niçin tapayım
You gave nothing good, why would I worship you
Yarattıkların yaratık değil
Men aren't man
Ağızdan burna insan değil
From mouth to nose not man
Beyindeki düşünce ahlak değil
Thought in mind, not a thought
Haraketleri edep değil
Acts not decent
Kimi kendime örnek almamı belledin
Whom you expected me to pattern
Bilmem kaç yüzyıl önce yaşayan adamı mı
The man who lived centruies ago
O adamın yaptığı gibi ben de mi cihata gideyim
What? Should I crusade the Arabia like him?
Ne istiyorsun benden tanrı açık konuş!
What do you want me to do? Level with me
İnsanlara iyi davranın demişsin
You told us to behave well to each other
Sen önce kendi yarattıklarına iyi davran
First you behave us well
Sonra bize öğretirsin iyiliği, güzelliği
Afterwards you will have the right to teach us the good
Kendinde olmayanı kullarında aramışsın
You sought what you haven't
Eh, sana ben ne diyeyim bir değişik varlık
Eh, what should I tell you, a bizarre creature?
Varlığı yokluğu hiçlikten yaratık
Existence or non-existence no matter?
O kadar kitap göndermişsin
Those books sent by you
Hepsi döneminin edebiyatı
All of them are demoded
Bir kere dememişsin kutupdakilere
Not even once, you adressed the Eskimos
Bir kere değinmemişsin yağmur ormanlarına
Not even once, you mentioned the boreal forests
Hep çöl, hep Kızıldeniz, hepsi aynı yer
Always desert, always Red Sea, always same place
Kitapları senin mi değil mi?
Those books are yours, aren't them?
Yoksun tanrı, kabul et yoksun
You not exist, admit it
Ben yarattım seni
I created you!
Asıl 'Deus' benim sen değilsin
Actual 'Deus' is me, not you
Çünküm sen yoksun dahi
Because you not even exist
Senin varlığın benim varlığımdır
Your existence is mine
Senin yaratıcın benim
I'm the creator
Ben ölünce sen de geleceksin benimle
When I die, you shall come with me
Meleklerin ve de cinlerin benim, ben!
Your angels and djinns are me, nothing more
Korkularımdan kaçtım sana zihnimde
I ran away from my fears, in my minde
İftira attıklarında da sana sığındım
I ran to you when I've been slandered
Yok sayıldığımda senin yanına koştum
I ran to you when I've been ignored
Yani zihnime, beynime, seni yarattığım yere
So into my mind, my brain where I created you
Her şeyin çelişki dolu ey tanrı!
Everything of yours nothing but a paradox
Her şeyin birbirinden garip
Everything of yours is bizarre
Ben mi sana tapacağım?
Should I worship you
Asıl tanrı benim, sen bana tap
I'm the actual god, you worshipe me
Ey zihnimdeki obje, ey varlık
Eh the object in my mind, eh the being
Ey sonsuzluk, dönen duran şu kainat
Eh the eternety, the universe circling in
Bre varlık, be yokluk, alın şu yükü üzerimden
Eh, existence, ye non existence, take this burden from me
Ben etten kemikten bir varlığım ancak
I'm nothning but a human in flesh
Kendini tatmin eden tanrımız
Eh, the god who satisfies himself
Seni yarattım zihnimde, sıra tek gerçekte
I created you in my mind, now it's truth's turn
Biliyorum ben varsam, varsın
I know you can only exist only when I do
O yüzden seni yok ediyorum, öldürüyorum!
Thus, I'm destroying you, killing you!