Rengarenk bir bataklığın
Whilst watching my life sinking
İçinde batışını izlerken hayatımın
In a colourful marsh
Gecenin sessizliğine direniyorum
I'm resisting to the silence of the night
İçimdeki yalnızlığın gürültüsüyle
Along with the noise of the loneliness inside
Adı geçen geçmeyen insanlar
Those mentioned and not mentioned
İsmini unuttuklarım beni affetsinler
Those forgotten by me shall forgive me
Parçalanmış dudaklar kırdığım kalpler
Weathered lips, hearts broken by me
Beni böyle görseler onlar bile üzülürler
If they were to see me as this, even they would feel sorrow for me
Her gün kendini yine sevdirir
Every day you would endear yourself
Sonra beni yine öldürürdün
Then kill me again
Bana kalpsiz diyorlar
They say that I am heartless
Seni hiç tanımadılar
They have never known you
Dudakların jilet gibiydi
Your lips were like the razor blades
Öptükçe kanamak isterdim
I would want to bleed as I kissed
Bir kalp müzesi vardı içimde
There used to be a museum of hearts inside of me
Hepimizi avutan bir şeyler var
All of us are consoled by some other things
İçimizde yaralar kafamızda dumanlar
Inside of us is hurt, in our minds are clouds
Yazdığım şarkılar bozduğum bedenler
Songs that I have written, bodies that I have spoiled
Beni böyle görseler onlar bile üzülürler
If they were to see me as this, even they would feel sorrow for me
Her gün kendini yine sevdirir
You would endear yourself
Sonra beni yine öldürürdün
Then kill me again
Bana kalpsiz diyorlar
They say that I am heartless
Seni hiç tanımadılar
They have never known you
Dudakların jilet gibiydi
Your lips were like the razor blades
Öptükçe kanamak isterdim
I would want to bleed as I kissed
Bir kalp müzesi vardı içimde
There used to be a museum of hearts inside of me